Tüp Bebek Tedavi Aşamaları

Anne ve baba olma arzusu, insan doğasının en derin, en köklü hislerinden biridir. Bazen doğa bu süreci kendiliğinden yönetirken, bazen de bilimin şefkatli eline ihtiyaç duyar. Şu an bu satırları okuyorsanız, muhtemelen zorlu yollardan geçtiniz, beklediniz ve artık o güzel haberi almak için daha somut adımlar atmak istiyorsunuz.

Bir hekim olarak size şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim: Tüp bebek (IVF) tedavisi, sadece bir laboratuvar işlemi değil; sabrın, umudun ve yüksek teknolojinin birleştiği planlı bir yolculuktur. Her çiftin hikayesi parmak izi kadar özeldir; bu nedenle uygulayacağımız tedavi de “size özel” olmalıdır. Gelin, bu mucizeye giden yolda sizi nelerin beklediğine birlikte bakalım.

Tüp Bebek Tedavi Aşamaları

 

1. Aşama: İlk Görüşme, Detaylı Değerlendirme ve Tedavi Protokolünün Belirlenmesi

(Yol Haritasının Çizilmesi)

Tedavinin başarısını belirleyen en önemli an, aslında henüz tek bir ilaç bile kullanmadığımız bu ilk görüşme anıdır. Biz hekimler için bu aşama, bir dedektif titizliğiyle ipuçlarını topladığımız ve başarıya giden en kısa yolu hesapladığımız evredir. Amacımız sadece “denemek” değil, “en doğru yöntemle” başlamaktır.

Bu aşamada gerçekleştireceğimiz adımlar şunlardır:

A. Tıbbi Öykü (Anamnez) ve Dosya İncelemesi

Sizi kliniğimde ağırladığımda ilk işim sizi dinlemek olur. Daha önce geçirdiğiniz ameliyatlar, varsa önceki gebelikleriniz, daha önce denenen tedaviler ve ailenizdeki genetik hastalıklar… Bunların hepsi bizim için yapbozun parçalarıdır. Eğer elinizde eski tahliller veya raporlar varsa, onları tek tek incelerim.

B. Kadının Değerlendirilmesi: “Over Rezervi ve Rahim Yapısı”

Bu aşamada sizi muayene odasına alır ve detaylı bir ultrasonografik inceleme yaparım. Burada iki temel soruya yanıt ararız:

  1. Yumurtalık Rezervi (Antral Folikül Sayımı): Ultrasonda yumurtalıklarınızdaki “uyuyan” yumurta keseciklerini (folikülleri) sayarım. Bu bize, ilaç tedavisine yumurtalıklarınızın ne kadar yanıt vereceğini gösterir. Ayrıca kanda bakılan AMH (Anti-Müllerian Hormon) testi ile bu bulguyu doğrularız.

  2. Rahim (Uterus) Yapısı: Bebeğin tutunacağı “evin” içini kontrol ederiz. Miyom, polip veya doğuştan gelen perde (septum) gibi tutunmayı engelleyecek bir pürüz var mı? Eğer şüpheli bir durum görürsem, rahim filmi (HSG) veya histeroskopi (kameralı rahim incelemesi) isteyebilirim.

tüp bebek tedavisinin aşamaları

C. Erkeğin Değerlendirilmesi: “Spermiogram”

Tüp bebek bir takım işidir ve erkek faktörü vakaların yaklaşık %40-50’sinde belirleyicidir. Eşinizden detaylı bir sperm analizi (spermiogram) isteriz. Burada sadece sayıya değil; spermin hareketliliğine ve morfolojisine (şekil düzgünlüğüne) bakarız. Eğer spermde ciddi bir sorun varsa, tedavi planımızı “Mikroenjeksiyon (ICSI)” veya gerekirse cerrahi sperm arama yöntemlerine (TESE) göre revize ederiz.

D. “Kişiye Özel” Protokolün Seçimi

Tüm bu verileri masaya yatırdığımda, sizin için en uygun “uyarıcı tedavi protokolünü” (Kısa protokol, uzun protokol veya ilaçsız doğal siklus gibi) belirlerim. Hangi dozda ilaca başlayacağımızı, kilonuz, yaşınız ve yumurtalık rezerviniz belirler.

Son olarak, folik asit ve vitamin desteklerinizi düzenler, beslenme ve yaşam tarzı önerilerimi paylaşır ve adetinizin (regl) 2. veya 3. günü sizi tekrar görmek üzere randevulaşırız.

Doktor Notu: İlk aşama, güvenin inşa edildiği yerdir. Aklınızdaki en ufak soruyu bile sormaktan çekinmeyin. Biz bir ekibiz ve bu yolda birlikte yürüyeceğiz.

Harika. Steteskopumu düzeltiyor ve tedavi sürecinin en hareketli, hastalarımızın da en çok soru sorduğu o bölüme, yani iğneli aşamaya geçiyorum.

Burada hastalarımın en büyük çekincesi genellikle iğne korkusu ve hormonların vücutlarına etkisidir. Bu yüzden anlatırken hem teknik süreci netleştireceğim hem de bu korkuları yumuşatacağım.


2. Aşama: Yumurtalıkların Uyarılması (Kontrollü Ovarian Hiperstimülasyon)

(Büyük Hazırlık ve Büyütme Süreci)

İlk muayenemizi tamamladık, protokolümüzü belirledik. Şimdi tedavinin “motorunu” çalıştırıyoruz. Normal bir biyolojik döngüde, vücudunuz her ay sadece tek bir yumurtayı (nadiren iki) olgunlaştırıp çatlatmaya programlıdır. Ancak tüp bebek tedavisinde şansımızı maksimize etmek için tek bir yumurta bize yetmez; bir “takım oyununa” ihtiyacımız var. Hedefimiz, o ay yola çıkan yumurta taslaklarının (foliküllerin) mümkün olduğunca çoğunu büyüterek olgunlaştırmaktır.

İşte bu aşamada neler yaşayacağınızı adım adım anlatayım:

A. Tedaviye Başlangıç: “Adetin 2. veya 3. Günü”

Adet kanamanızın başladığı günü 1. gün sayarız. Genellikle 2. veya 3. gün sizi kliniğe davet ederim. Neden mi? Çünkü bu günlerde hormonlarınız “sıfırlanmış” durumdadır ve yumurtalıklarınız yeni komutları almaya en açık haldedir.

  • Kısa bir ultrasonla yumurtalıkların sessiz durumda olduğunu teyit ederiz.

  • Kan tahliliyle hormon seviyelerinizin (FSH, LH, E2) bazal düzeyde olduğunu görürüz.

  • Her şey yolundaysa, gonadotropin adını verdiğimiz, yumurta büyütücü iğnelere başlarız.

B. İğneler: “Korktuğunuz Gibi Değil”

Hastalarımın %90’ı “Hocam ben kendime nasıl iğne yapacağım?” endişesiyle gelir. Size bir sır vereyim: Bu iğneler, diyabet hastalarının kullandığı insülin iğneleri gibi incecik uçlu ve genellikle kalem şeklindedir.

  • Uygulama: Göbek çevresinden, cilt altına (yağ dokusuna) yapılır. Kas içine yapılmadığı için acı hissi yok denecek kadar azdır, daha çok sinek ısırığı gibidir.

  • Eğitim: Hemşirelerim ilk uygulamayı size gösterir ve öğretir. Evde kendi kendinizin doktoru olursunuz. Her akşam, tercihen aynı saat aralığında (örneğin 18:00 – 20:00 arası) iğnelerinizi yaparsınız.

C. Yakın Takip: “Sıkı Bir Dostluk Başlıyor”

İğnelere başladıktan sonra yaklaşık 10-12 gün sürecek bir takip maratonuna gireriz. Bu süre boyunca sizi her gün çağırmam ama 3-4 günde bir (toplamda 3 veya 4 kez) kliniğe gelmeniz gerekir.

Bu kontrollerde ne yapıyorum?

  1. Folikül Ölçümü (Folikülometri): Vajinal ultrason ile yumurta keseciklerini (folikülleri) ölçerim. Tedavinin başında 2-3 mm olan bu keseciklerin, gün geçtikçe büyüyüp 17-20 mm boyutlarına ulaşmasını bekleriz.

  2. Hormon Takibi (E2 ve Progesteron): Yumurtalar büyüdükçe kana “Estradiol (E2)” hormonu salgılarlar. Kan tahliliyle bu hormonun yükselişini izlerim. Bu bana yumurtaların kalitesi ve sayısı hakkında ultrasonun ötesinde bir bilgi verir. Ayrıca ilaç dozunuzu bu değerlere göre artırır veya azaltırım.

D. “Frenleme” İğneleri

Yumurtalar büyürken, vücudunuzun onları bizden habersiz erkenden çatlatmasını istemeyiz. Bu yüzden tedavinin ortalarına doğru (foliküller yaklaşık 12-14 mm olduğunda), yumurtaların erken çatlamasını engelleyen ikinci bir iğne türünü (antagonist) tedaviye ekleriz. Bu, kontrolün tamamen bizde kalmasını sağlar.

E. Vücudunuzda Neler Hissedeceksiniz?

Yumurtalıklarınız normalden daha fazla çalıştığı ve büyüdüğü için bu sürecin sonlarına doğru;

  • Kasıklarınızda hafif bir dolgunluk,

  • Sanki adet olacakmışsınız gibi tatlı bir ağrı,

  • Şeffaf vajinal akıntıda artış hissedebilirsiniz.

  • Doktorun Notu: Bunlar harika belirtilerdir! Yumurtalıklarınızın tedaviye yanıt verdiğini ve içeride üretimin sürdüğünü gösterir. Ancak şiddetli ağrı veya aşırı şişkinlik olursa hemen beni bilgilendirmenizi isterim.

3. Aşama: Yumurta Toplama (OPU – Oosit Toplama)

(Bilimin İlk Hasadı: Hassas ve Kontrollü Bir İşlem)

Yumurta toplama işlemi (Oosit Pick-Up), sürecin cerrahi kısmı olsa da, aslında oldukça kısa ve zahmetsiz bir günübirlik operasyondur.

A. Çatlatma İğnesi: “Zamanlamanın Önemi”

Toplama işleminden hemen önce, en kritik adımlardan biri gelir: Çatlatma İğnesi (Trigger Shot).

  • Amaç: Bu iğne, yumurtaların son olgunlaşma aşamasını tamamlamasını (Mayoz bölünmenin bitirilmesini) sağlar ve yumurtalık duvarından ayrılmaya hazır hale getirir. Genellikle HCG (Human Chorionic Gonadotropin) içerir.

  • Zamanlama: İğnenin saati, toplama işleminin saatini kesinlikle belirler. Bu iğne, OPU’dan tam 34 ila 36 saat önce yapılmalıdır. Bir hekim olarak, bu zamanlamanın 5 dakikalık bir sapma bile kabul etmeyecek kadar önemli olduğunu bilmelisiniz; aksi takdirde yumurtalar ya yeterince olgunlaşmaz ya da erken çatlar.

B. OPU İşlemi: “Ağrısız, Günübirlik Bir Süreç”

İşlem, tam donanımlı bir ameliyathane ortamında gerçekleştirilir:

  1. Sedasyon Altında: Yumurta toplama işlemi, hastanın herhangi bir ağrı veya rahatsızlık hissetmemesi için hafif bir sedasyon (uyku hali) altında yapılır. Genel anestezi değildir; bu, hızlıca uyanacağınız ve aynı gün taburcu olabileceğiniz anlamına gelir.

  2. Transvajinal Ultrason Kılavuzluğu: İşlem sırasında, vajinal ultrason probu kullanılır. Probun ucuna takılı ince bir iğne (aspirasyon iğnesi), vajina duvarından geçirilerek yumurtalıklara ulaşılır.

  3. Aspirasyon (Çekim): Gelişen her folikül, tek tek bu iğne yardımıyla aspire edilir (içindeki sıvı çekilir). Bu sıvı hemen yan odadaki embriyoloji laboratuvarına aktarılır. Laboratuvar teknisyenlerimiz, bu folikül sıvılarının içinde yumurta olup olmadığını mikroskop altında anında kontrol eder.

C. Eş Zamanlı Sperm Alımı

Yumurtalar toplandığı sırada, eşinizden de taze sperm örneği alınır. Eğer donmuş sperm kullanılacaksa veya cerrahi yöntemlerle (TESE/TESA) alınması gerekiyorsa, bunlar önceden hazırlanmış veya o esnada cerrahi işlemle elde edilmiş olur.

D. İşlem Sonrası Dinlenme

İşlem 15 ila 30 dakika sürer. Uyandıktan sonra bir süre dinlenme odasında tutulursunuz. Hafif bir kasık ağrısı normaldir; bu, yumurtalıklarınızın iğne ile temas etmesinden kaynaklanır. Ağrı kesicilerle kolayca kontrol altına alınır. Aynı gün taburcu olabilirsiniz, ancak o gün araba kullanmamanız ve dinlenmeniz önemlidir.

4. Aşama: Döllenme ve Embriyo Gelişimi (Laboratuvarın Kalbi)

(Embriyologların Titiz Çalışması: Yaşam Başlıyor)

Toplanan materyaller kliniğimizin en korunaklı, en özel bölümüne alınır. Laboratuvar ortamı, anne rahmini taklit edecek şekilde özel sıcaklık ve gaz dengesiyle titizlikle korunur. Yumurta ve sperm, embriyologlarımızın gözetiminde ilk kez burada buluşur.

A. Mikroenjeksiyon (ICSI): Standart Döllenme Yöntemimiz

Günümüzde tüp bebek tedavisinde en sık kullanılan ve en yüksek başarı oranını sunan yöntem, Intra-Sitoplazmik Sperm Enjeksiyonu (ICSI), yani Mikroenjeksiyondur.

  • Proses: Embriyologlarımız, yüksek güçlü mikroskop altında, her bir yumurta için en sağlıklı, en hareketli spermi seçerler. Ardından, bu seçilmiş tek bir sperm hücresi, özel bir pipet yardımıyla yumurtanın içine doğrudan enjekte edilir.

  • Avantajı: Özellikle erkek kısırlığı faktörünün (düşük sperm sayısı veya hareketliliği) olduğu durumlarda, döllenme şansını maksimize eder ve döllenmenin gerçekleştiğinden emin olmamızı sağlar.

B. Döllenmenin Kontrolü ve Embriyo Kültürü

Mikroenjeksiyon sonrası, yumurtalar özel inkübatörlere yerleştirilir.

  • 1. Gün Kontrolü (Döllenme): İşlemden yaklaşık 16-18 saat sonra embriyolog ilk kontrolü yapar. Yumurtada iki çekirdeğin (pronükleus) oluşup oluşmadığına bakarız. Eğer bu çekirdekler varsa, bu, döllenmenin başarılı olduğu ve embriyonun gelişiminin başladığı anlamına gelir.

  • 3. Gün (Cleavage Aşaması): Döllenen embriyo hızla bölünmeye başlar. Bu aşamada embriyodan 6 ila 8 hücre (blastomer) oluşmasını bekleriz.

  • 5. Gün (Blastokist Aşaması): Embriyonun rahim içine tutunma potansiyelinin en yüksek olduğu, yaklaşık 100-120 hücreye ulaştığı, içi sıvı dolu küre şeklindeki gelişmiş aşamadır.

C. Neden Blastokist (5. Gün Embriyosu) Tercih Edilir?

Embriyoyu 5. güne kadar laboratuvarda tutmanın çok önemli avantajları vardır:

  1. Doğal Seçilim: En zayıf embriyolar genellikle 3. günden 5. güne geçiş yapamaz. Bu sayede, rahime transfer edeceğimiz embriyonun tutunma potansiyeli en yüksek olan ve en sağlam yapılı embriyo olduğundan emin oluruz.

  2. Senkronizasyon: Rahmin kendisi de doğal döngüde embriyoyu 5. günde kabul etmeye hazırdır. Bu, anne rahmi ile embriyo arasındaki uyumu (senkronizasyonu) artırır.

  3. Genetik İnceleme: Eğer genetik tanı (PGT) yapılması gerekiyorsa, biyopsi örneği en güvenli şekilde bu aşamada alınır.

D. Embriyo Seçimi (Derecelendirme)

Embriyolog, her gün embriyoları mikroskop altında inceler. Bölünme hızına, hücre sayısına ve hücrelerin simetrisine bakarak bir “kalite derecesi” verir. Biz hekimler, transfer için en iyi derecelendirmeye sahip, “lider” embriyoyu seçeriz. Kalan kaliteli embriyolar ise gelecekteki gebelikleriniz için kriyoprezervasyon (dondurma) işlemine alınır.

5. Aşama: Embriyo Transferi

(En Hassas İşlem: Bebeğin Yerine Konulması)

Embriyo transferi, tüp bebek tedavisindeki son ve en nazik adımdır. Çoğu hasta, bunun en zor işlem olduğunu düşünürken, aslında en ağrısız ve en konforlu bölümdür.

A. Transfer Öncesi Hazırlık

Başarılı bir tutunma için transferden önce birkaç önemli hazırlık yapılır:

  1. Mesane Doluluğu: Transfer öncesinde hastamızın mesanesini (idrar torbasını) doldurmasını isteriz. Mesane doluyken, rahim (uterus) ideal pozisyonunu alır ve karından yapılan ultrasonda rahim boşluğu daha net görünür. Bu, embriyoyu endometriumun (rahim iç zarı) en uygun noktasına bırakmamızı sağlar.

  2. Embriyo Seçimi: Embriyolog, dondurulan (çözülen) veya taze olarak 5. güne ulaşan embriyolar arasından morfolojik olarak en iyi olanı seçer ve sizinle bu seçimi paylaşırız.

B. Transfer İşlemi: “Gözlerinizle İzleyeceksiniz”

  • Anestezi Yok: İşlem, jinekolojik muayene pozisyonunda ve anestezi gerektirmeden yapılır.

  • Teknik: Rahim ağzından geçirilen son derece yumuşak ve esnek bir kateter kullanılır. Kateterin ucunda, kültürü başarıyla tamamlanmış embriyo(lar) bulunur.

  • Ultrason Kılavuzluğu: İşlem boyunca karın ultrasonu ile rehberlik ederim. Kateterin rahim boşluğuna ilerleyişini ve embriyoyu endometriumun en uygun noktasına bıraktığımız anı ultrasonda net bir şekilde izlersiniz. Embriyonun bırakıldığı an, ekranda beliren küçük, parlak bir nokta olarak görünür. Bu, genellikle çiftler için tedavinin en duygusal anıdır.

C. Luteal Faz Desteği (Tutunma Dönemi)

Embriyo transferi sonrası, rahmin iç zarının (endometrium) kalın ve alıcı kalması çok önemlidir. Bu döneme Luteal Faz diyoruz.

  • Transferden sonraki 12 gün boyunca, rahmi gebeliğe hazırlayan ve embriyonun tutunmasını destekleyen Progesteron hormon takviyelerine (fitil, jel veya iğne formunda) devam etmeniz gerekir.

6. Aşama: Bekleyiş ve Final (Beta HCG)

(Umutla Geçen 12 Gün)

Transfer sonrası, tedavi sürecinin en zorlu ve sabır gerektiren kısmı başlar: İki hafta bekleme dönemi (Two Week Wait – TWW). Bu dönemde sizi fiziksel olarak yormayacak, ancak tamamen hareketsiz kalmanızı da gerektirmeyecek bir yaşam tarzı öneririm.

  • Ne Yapmalısınız? Yüksek düzeyde fiziksel aktiviteden, ağır kaldırmaktan ve ağır spordan kaçınmalısınız. Stresten uzak durmak ve pozitif kalmak da tutunma şansını artırır.

  • Test Zamanı: Transferden yaklaşık 12 gün sonra, kanda gebelik hormonu olan Beta HCG seviyesine bakılır.

  • Bu testin sonucu, yolculuğumuzun sonucunu belirler. Pozitif sonuç alırsak, süreç normal gebelik takibine döner.

Son Söz

Kıymetli anne baba adayları, Tüp bebek tedavisi, hem bedensel hem de zihinsel olarak meşakkatli, ancak sonuçları itibarıyla eşsiz bir deneyimdir. Bizim için başarı sadece pozitif bir test sonucu değildir; sizin duygusal ve fiziksel sağlığınızı gözeterek bu süreci en konforlu şekilde atlatmanız da başarının bir parçasıdır.

Tedavinin her bir adımında, en ileri bilimsel teknolojiyi ve en şefkatli yaklaşımı birleştirerek yanınızdayız. Eğer vermiş olduğumuz bilgiler sizi ikna ettiyse ve artık yola çıkmaya hazırsanız, ilk görüşmemiz için kliniğimizden randevu alarak, size özel yol haritamızı birlikte çizmeye başlayalım.

Tüp Bebek Tedavisi Aşamalarıyla İlgili Sıkça Sorulan Sorular

Çoğu hasta, tedavi sürecinin ağrısız ve konforlu olduğunu belirtir. Süreci ikiye ayırmak gerekir:

  1. İğneler Dönemi: Yumurta büyütücü iğneler cilt altına yapıldığı için minimal acı verir ve hastalarımız bu iğneleri kısa sürede kendileri uygulamaya alışır. Yumurtalıklar büyüdükçe kasık bölgesinde hafif bir dolgunluk veya adet sancısı benzeri hassasiyet normaldir.

  2. Yumurta Toplama (OPU): Bu işlem, yaklaşık 15-20 dakika süren, hafif anestezi (sedasyon) altında yapılır. İşlem sırasında kesinlikle ağrı hissetmezsiniz. İşlem sonrası hafif bir kasık ağrısı olabilir, ancak bu basit ağrı kesicilerle kolayca kontrol altına alınır.

  3. Embriyo Transferi: Enjektörsüz, ağrısız ve anestezi gerektirmeyen, normal bir jinekolojik muayene konforunda yapılan son derece nazik bir işlemdir.

Başarı oranı, her kliniğe, laboratuvara ve en önemlisi çifte göre değişir. Birkaç temel belirleyici vardır:

  1. Kadın Yaşı: En kritik faktördür. Özellikle 35 yaşından sonra yumurta kalitesi ve sayısı düşmeye başladığı için başarı oranları da azalır.

  2. Embriyo Kalitesi: Laboratuvarda 5. güne (Blastokist) ulaşan, kaliteli bir embriyonun transfer edilmesi başarıyı direkt etkiler.

  3. Endometrium (Rahim Zarı) Kalınlığı: Embriyonun tutunacağı rahim zarının kalınlığı ve alıcılığı (rezektivitesi) önemlidir.

  4. Kısırlık Nedeni: Erkek faktörü mü, tüplerin tıkalı olması mı yoksa bilinmeyen kısırlık mı olduğu gibi temel tanılar başarıya farklı etki eder.

Standart bir taze transfer protokolü, adetinizin 2. gününde başladığında ortalama 3 ila 4 hafta sürer.

  • 1. Hafta (Uyarılma): 10 ila 12 gün süren bu dönemde, yumurta gelişimini takip etmek için genellikle 3 ila 4 kez kliniğe gelmeniz gerekir.

  • 2. Hafta: Yumurta toplama ve embriyo transferi işlemlerinin yapıldığı haftadır. Bu hafta 2 kez (OPU ve Transfer için) kliniğe gelirsiniz.

  • 3. Hafta: Tamamen evde bekleyiş süresidir.

  • 4. Hafta: Gebelik testi için son bir kez kan vermeye gelirsiniz.

  • İşe Dönüş: Embriyo transferi sonrası 1 veya 2 günlük istirahat yeterlidir. Fiziksel olarak yorucu olmayan işler yapıyorsanız, ertesin gün işinize dönebilirsiniz. Önemli olan ağır kaldırmamak ve kendinizi aşırı yormamaktır. Yatak istirahatinin veya uzun süre yatmanın tutunma şansını artırdığına dair bilimsel bir kanıt yoktur.

  • Cinsel İlişki: Embriyonun rahme tutunma süreci olan 12 günlük bekleme döneminde, rahimde kasılmalara neden olmaması ve enfeksiyon riskini önlemek amacıyla cinsel ilişkiden kaçınılmasını tavsiye ederiz.

  • Dondurma (Kriyoprezervasyon): Transfer sonrası, yüksek kalitede gelişmeye devam eden tüm embriyolar, gelecekteki gebelik denemeleriniz için sıvı nitrojende dondurulur. Bu işleme kriyoprezervasyon denir.

  • Zorunluluk: Dondurmak bir zorunluluk değil, sizin güvenceniz ve isteğinizdir. Ancak dondurulmuş embriyoya sahip olmak, ilk denemeniz başarısız olursa veya ikinci bir çocuk isterseniz, yumurtalıkları tekrar uyarma, iğne kullanma ve OPU işlemini tekrar yapma zorunluluğunu ortadan kaldırır. Bu, hem tedavi maliyetini hem de fiziksel yükünüzü büyük ölçüde azaltır.

Detaylı bilgi almak için iletişime geçin.

BİZİMLE İLETİŞİME GEÇİN

Bize yazmaktan çekinmeyin.

Telefon

+90 (533) 871 94 44

Email

info@ivoxtupbebekmerkezi.com

Adres

Kazım Nami Duru Sk No 6, Kıbrıs / Lefkoşa 99010